
Su Üzerinde Yaşam ' Yüzen Evler '
Yüzen evler; öncelikli kullanım amacı barınma olan, konut olarak tasarlanmış ya da bir deniz aracından bu amaca yönelik olarak dönüştürülmüş, yüzen yapı türleridir. Yüzen evler, nehir ağızları, göller, kanallar gibi durgun suyun olduğu yerlerde konumlandırılmakta, ayrıca marinalar gibi özel korunaklı yerlere de bağlanabilmektedirler.
Yüzen Evler – Hollanda
Topraklarının yarısı deniz seviyesinin altında olan Hollandalılar, bu durumu sorun olarak görmek yerine çözümler üreterek bugünün her anlamda ilklerinin yaşandığı dünya şehirlerine sahip olmayı başarmıştır. Hollanda'nın birçok yerinde kurulan kanallar savunma ile ulaşım için kullanılmıştır. Bazı kanalların üzerinde tekne evler bulunur. Bunlar genellikle eski teknelerin dönüştürülmüş hali olsa da baştan ev olarak tasarlanmış teknelerde vardır. Son yıllarda ise modern görünüşteki evler mimari olarak kanallar üzerinde kurgulanmaktadır. 60'lı ve 70'li yıllarda konut sıkıntısının sonucu olarak ortaya çıkan yüzen evler, bugünlerde yalnızca zorunluluktan değil, daha çok bir yaşam tarzı olarak öne çıkmaktadır.
Suyun üzerinde yaşamaya karar vermek, maddi olarak karada yaşamaktan daha uygun olduğu için tercih sebebiydi ancak şuan kanal üzerinde bu tarz bir mobil yaşam artık lüks bir ihtiyaç olmaktadır ve oldukça zor yer bulunabilmektedir. Arsa fiyatlarının yüksek olması nedeniyle, yüzen ev kavramını başlatmışlardır. Tekne evlerin ya da yüzen evlerin karaya entegrasyonu teknik olarak sağlanmış ve oluşacak sel baskınlarına karşı da gerekli önlemler alınmıştır.
Masal Şehir Giethoorn
Hollanda’nın popüler şehirleri Amsterdam ve Roterdam dışında masal bir şehir olan Giethoorn’ da dünyanın en fazla turist alan yerlerindendir. Nedeniyse, tümüyle su kanallarıyla çevrili olmasıdır. Sonunda ‘dam’ olan tüm şehir ve köyler Zaandam, Volendam gibi su üzerine kurulu bir yaşam alanını ifade etmektedir.
Hollanda ‘da pek çok mimari akımın örneklerini görmek mümkündür. Barok, Rönesans, Art Nouveau ve modern yapılar..
Amsterdam Örneği
Amstel ırmağının kıyısında bir balıkçı köyü olarak kurulan Amsterdam’da kanallar bataklık olan bölgede öncelikle suları denetim altına almak için kazılmıştır. Amsterdam kanallarda yaklaşık 2500 den fazla aile yüzen evlerde yaşamlarını sürdürmektedir. Elde kalmış üretim fazlası yük gemileri filosu yeniden tasarlanarak halka yaşam alanları kazandırılmıştır. Amsterdam’da bulunan yüzen evlerin üç farklı tipi bulunmaktadır. Bunlar çelikten yapılmış eski yük gemileri, aslında eski bir gemi olup güvertedeki ayrıntılar kaldırılarak ve içindeki yaşantı düşünülerek tasarlanmış tekne evler ve tamamen konuttaki yaşam gereksinimleri ve konforu düşünülerek tasarlanan yüzen evlerdir.
Kanal boyunca tuğla cepheli binaların mimarisinde ve süslemelerinde pek çok mimar ve ressam görev almış. Önceden binalarda numara olmadığı binaların tuğla renginden anlaşıldığı rivayet ediliyor. Farklı mimari akımlarda yan yana sıralanmış genellikle dar cepheli tuğla binalar kanallar boyunca uzanırken bu yapıların önüne eklemlenen yüzen evler farklı bir kimlik kazandırıyor şehre.
Kanal Boyu Yüzen Evler
Standart bir kanal evi, dar cepheli, dört veya beş katlıdır. Basık tavanlı zemin katında servis mekanları, mutfak, hizmetliler için yerler bulunur. Ana giriş bir merdiven yardımıyla gelinen birinci kattadır. Bu kat, konuklar için karşılama mekanları ve salonları barındırır, yüksek tavanlı, gösterişli ve sanat eserleriyle süslüdür. İkinci kat ev sahiplerinin yatak odalarını, üst katlar ise hizmetlilerin yatak odalarını barındırır. Merdivenler Hollanda’nın her yerinde daima dar ve diktir. Bu merdivenlerden eşya çıkması mümkün olmadığı için, eşyalar cephede çatı hizasında rahatça görünen kancalar vasıtasıyla çekilirdi. Dahası eşya çekmeyi kolaylaştırmak için bazı binaların ön cepheleri hafifçe eğimlidir. Müthiş bir uyumla bir araya gelen bu evlerin önündeki kanalarda ise her biri birbirinden farklı, düzensiz yerleşimde bir görüntü vardır. Buna rağmen yüzen evlerle kanal kenarındaki evler arasında hiçbir uyumsuzluk bulunmamaktadır.
Kanal boyunca gezerken tek sıra halinde dizilen yüzen evlerin içindeki yaşamı merak etmek son derece normal. Kimi tekne evlerin açık bir tek penceresi dahi bulunmazken birçoğu yakınından geçen yüzen otobüslere aldırmadan içerdeki yaşamı görme fırsatı sunuyor. Kiminin balkonu, terası, önündeki çiçekleri vb ile hayran olunası bir yaşama şahit olabilirsiniz. Su üzerinde yaşamak, insanlara zor gelen bir durum değil bilakis keyifli bir deneyime dönüşmüştür.
Sularla çevrili şehirlerde su üzerinde yaşam kurguları yoğun şehirleşmenin yarattığı kaygıları azaltırken kaybolan ekolojik değerler ve doğa için bir çözüm olmaktadır.
Yaşam döngüsü açısından bakılacak olursa doğaya normal yapılara göre kıyaslanamayacak azlıkta bir müdahale vardır. Geleneksel arazi doldurma yöntemiyle suyun üzerindeki alanları kullanmayı karşılaştırınca, bu tamamen farklı bir duruş.
Yüzen evlerin vergisi daha da düşük olduğu için, kanalların üzerinde çok sayıda yüzen ev bulunuyor. Kanal üzerinde bulunan evlerin vergileri evlerin kanala bakan cephelerinin genişliğine göre belirlendiği için evlerin cepheleri genellikle dardır.
Kalabalık nüfuslu ülkelerde artık arazi bulmak zorlaşıyor ve insanlar suyun üstünü tercih etmekteler. Hollanda da bu akım bir zorunluluk olarak başlasa da günümüzde kullanıcıya pek çok alternatif sunabildiği için giderek cazip hale gelmektedir.
Referanslar:
http://www.yasamprojeleri.com/su-uzerinde-yasam-yuzen-evler.html
Fotoğraflar : Gülendam Kalkan

Gülendam Kalkan
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi mimarlık bölümünden mimar olarak mezun oldu. Pek çok mimarlık ofisi ve şirketlerde çalıştıktan sonra 2011 yılında Ecomondesign Architecture & Energy adlı mimarlık ofisini kurdu.2008 yılından itibaren enerji ve ekoloji konularıyla ilgilenerek yurtiçi ve yırtdışında konferans ve workshop’lara katıldı.Halen bu konular üzerine araştırma ve çalışmalar yapmaktadır. Aktif olarak özel bir şirkette mimarlık mesleğine devam etmektedir.
No more pages to load
No more pages to load