İklim Değişikliği Üzerine Tüm Detaylar

İklim Değişikliği , üzerine çokça düşünüp, kaygılanmamız gereken önemli konulardan biri. Kendimizi kurtarsak bile gelecek nesiller için bazı önlemleri almamız gerekiyor.

Küresel İklim Değişikliği

Küresel iklim değişikliği insanların endüstriyel, tarımsal ve enerji tüketimi gibi faaliyetlerinin sonucu olarak sera gazının atmosferdeki miktar ve yoğunluğunun artması sonucu oluşan küresel ısınmanın neden olduğu değişimlerdir. Bu değişimler kuraklık, çölleşme, yağışlardaki dengesizlik ve sapmalar, su baskınları, tayfun, fırtına, hortum vb. olaylardaki artışlar olarak karşımıza çıkar.

Güncel olarak yaşadığımız son birkaç haftaya bakacak olursak; uzun süre gelmeyen yağışların, birden bardaktan boşanırcasına günlerce aralıksız yağması...Ya da hazırlıksız duyduğumuz  kar yağacak haberleri…Tüm bu alışık olmadığımız geçişlerin aslında bilimsel açıklaması iklim değişikliğidir.

Bu konularda yazmak beni mutlu etmediği gibi okuyanı da çok keyiflendirmeyecektir. Bu sebeple, yazımda kurumuş çöl resimleri üzerinde kalmış bir dal yeşilin ya da buzullarda erimiş kütlelerin üzerinde tek parça buzda duran ‘tek’ kutup ayısının resmini paylaşmıyorum. Şehirlerin üzerine çökmüş hortum görselleri, fırtınalı kasvetli, şimşek çakan, gök gürleyen sahnelere de yer vermiyorum.

Dünya kötüye gidiyor, dünyanın sonu geldi senaryolarından da bahsetmek istemiyorum. Havalar yeterince kapalı içimizi de karartmak niyetinde değilim ancak azıcıkta olsa konuya girmek ve küçük dokunuşlarla neler yapabileceğimizden bahsetmek istiyorum.

Bilim insanları konuları derinlemesine tartışsınlar, biz fazla kafamızı yormayalım. Bunu neden söylüyorum çünkü bir kısım, yaşanan tüm iklimsel değişikliklerin doğal döngünün bir sonucu olduğunu savunurken; diğer taraftan bu gidişatın artık insan müdahalelerinin artması sebebiyle geri dönüşü zor olan bir sürece girildiğinden yana. Hangisine inanmak isterseniz  isteyin birey olarak yapacağımız revizyonların kimseye ve hiçbir sisteme zararı olmayacağını düşünüyorum.

Evet doğa kendi haline bırakılınca dengeleyebilir kendini, belki. Peki, geldiğimiz süreçte doğaya        ‘‘ hadi buyur, sana hiçbir müdahalemiz yok’’ diyebilir miyiz? hayır...

Pek çok faktörden bahsedilse de en önemli konu karbondioksit miktarındaki artıştır. Geçmiş yıllarda inişli çıkışlı grafiklerin aksine 1950 den sonra sürekli artan bir grafikle karşı karşıyayız. Bunun bir sonucu olarak, yapılan öngörülere göre ilerleyen yıllarda olabilecek olumsuzluklar gözler önüne seriliyor. Havyan türlerinin azalması, ekosistem dengelerinin bozulması, pek çok sağlık sorunlarının başlaması, sıcaklık değerlerinin artması, buzulların erimesi ve buna bağlı olarak su seviyelerinin yükselmesi, şehirlerin sular altında kalması gibi ..Elbette tüm bunlara yönelik önlemler alınmaya çalışılıyor

İklim Değişikliği İçin Birey Olarak Neler Yapmalıyız ?

Öncelikle şu yargıdan kurtulmalıyız; ‘içinde yer almayacağım bir gelecek için bugünümden fedakarlık edemem, bir daha mı geleceğiz dünyaya’ algısı son derece yanlış. Gelecek nesiller için buna borçlu olduğumuzu düşünmesek bile doğanın bize sunulan haline sadık kalmaya çalışmalıyız.

Doğa ve kaynaklar sınırsız değildir.

İnsan nüfusu giderek artıyor, besin kaynakları azalıyor. Dolayısıyla gereksiz tüketimi azaltmalı, üretimi artırmalıyız.

Topraklarımızı verimli ve üretken kılmalıyız.

Su en değerli kaynağımız, kirletmemeliyiz ve su tasarrufu sağlamalıyız

Daha az atık oluşturmalıyız. Tüm tükettiğimiz tekstil, otomotiv elektronikler vb ürünler ciddi bir sanayi ve üretim sistemini beraberinde getiriyor. Kullanmadığımız tekstil ürünlerini geri dönüştürebilir, kullanıcı değişikliğine gidebiliriz.

Bir sektör artığı başka bir sektöre hammadde oluşturabilir. Yemekhane artıklarının hayvan barınaklarında kullanılması en güzel örneklerdendir.

Otomotiv kullanımı kısıtlanabilir, benzinli araçlar yerine elektrikli araçlar tercih edilebilir.

Bireysel araç kullanımları yerine toplu taşıma ya da servis kullanımına yönelebiliriz.

Enerjiyi verimli kullanabiliriz. Elektronik tüm eşyaların enerji tasarrufu sağlayanları tercih edilebilir.

Basit gibi görünse de bir buzdolabının A+ olması ile A+++ olması arasında ciddi farklar vardır, öyle ki elde edilen enerji tasarrufuyla bir termik santralin yarattığı etkiler tolere edilebilir.

Dünyanın geleceğini tariflemek bizim elimizde, beton binaların bilmem kaçıcı katında da olsak bir avuç toprakta yetiştireceğimiz yeşilin depolayacağı karbondioksitten medet umabilir, salacağı oksijenle hayat bulabiliriz.

Konuya ilgi duyanlar için film önerisi : THE DAY AFTER TOMORROW / YARINDAN SONRA