
Bebek Ergenliği - “Terrible Two”
İki yaş dönemi, çocuk gelişimin en önemli ve en zor evresidir. Sık sık yaşanan öfke nöbetleri anne ve babalara zor anlar yaşatabilir. Ancak, problemlere karşı hazırlıklı olmak , bebek ergenliği - “terrible two“ döneminin üstesinden gelmenizi sağlayabilir.
Bebek Ergenliği Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Ebeveynler, bebekleri doğduktan sonraki yorucu dönemin ardından genellikle bir yanılgıya düşerler: Artık her şey daha kolay olacaktır, zorlu süreç atlatılmıştır ve bebeğiniz ilk adımlarıyla hatta ilk kelimeleriyle size gülümser, türlü şirinlikler yapar. Fakat işler sanıldığı kadar kolay yürümez. Her yaşın ayrı bir zorluğu olduğu gibi bebek ergenliği olarak adlandırılan dönemde çocuklar kendi bildiklerini okurlar, sinirlenir, ağlar ve öfke nöbetlerine kapılırlar.
Kısa bir süre öncesine kadar neşeli uyumlu, eğlenceli ve kolay adapte olabilen çocuğunuz birdenbire ters ve huysuz olur, sıklıkla öfkelenir; market raflarında duran bir oyuncağa, giymek istediği veya istemediği bir kıyafete ya da yemek istemediği bir yiyeceğe karşı aşırı tepkiler verebilirler. Çocuğunuz sizinle sürekli çatışma halindedir ve çaresiz hissedersiniz. Çocukların öfkeli davranışları her şeye ama mümkün olan her şeye itiraz etme ile başlar: Başını duvara veya yere vurma, yemeği reddetme, yediği yemeği kusma, eline geçeni fırlatma, hatta anne ve babaya vurma tepkileri görülmektedir.
“Terrible two” dönemi yaşayan çocuğunuz hangi evreleri ne sürede atlatacağı bilmeniz size kazanç sağlayacaktır. Bu nöbetler çocuğun iyi yetiştirilmediği ya da anne babanın yetersiz olduğu anlamına gelmez. Bu tarz davranışlara aynı desibelde karşılık vermeniz olumlu bir sonuç vermez işler daha karmaşık ve şiddetli bir hal alabilir.
İki yaşından sonra görülen öfke nöbetlerinin nedenleri
İki yaşına kadar edilgen ve anneye bağımlı olan çocuklar, fiziksel ve zihinsel gelişimleriyle birlikte hareket edebilme ve kendini ifade edebilme yetisi kazanır. Bebeğiniz artık hareketlenmiş, tatları ve kokuları ayırt etmeye başlamıştır; bir başka deyişle, dünyamızda ilk tecrübelerini yaşamaya başlar. Deneyimlemek istediği pek çok şey vardır. Halının üzerinde tam gaz yürürken birdenbire büyük bir insan düşebileceği endişesiyle onu kucaklar. Oysa hedefine ulaşmasına sadece birkaç adım kalmıştır. Böylece ilk engellenmesiyle karşılaşır. Yaşadığı hayal kırıklığını tahmin edebiliyor musunuz?
Zaman geçtikçe yıkanmak, saçını kestirmeniz, baskılı ve hemen sonuçlandırılmak istenen tuvalet eğitimi, damak tadına hitap etmeyen ama sağlıklı yiyecekler, oyuncağının elinden alınması, uyku saatleri, aşırı koruyucu-kuralcı anne baba davranışları, kardeş kıskançlığı, aile içi öfke ve çatışmaya maruz kalması, güven, sevgi, saygı vb. psikolojik gereksinimlerinin karşılanmaması gibi örnekleyebileceğimiz engellemelere veya uyaranlara maruz kalırlar. Kısaca, “Terrible two”, anne-baba ve çocuk arasında görülen ilk çekişmelerin yaşandığı bir dönemdir ve ebeveynlerin sabır sınırlarını zorlarlar.
Anne babanın tavrı nasıl olmalıdır?
Yapılması gerekenlerin en başında “tutarlı ve dengeli olmak ve bu durumun geçici olduğunu bilmek” yer alıyor. Çocuğunuzun asıl problemi sakinleşememesidir. Eş zamanlı olarak anne-baba da sinirlenirse çocuğun öfkesi daha çok beslenir ve büyür.
Diğer taraftan anne-baba, çocuğu korkutarak susturmamalıdır. Çocuğunuzun öfkesini dindirmek için her istediğini yapmanız, ileride daha büyük problemler ile karşılaşmanız kaçınılmazdır. Sakin bir ses tonu ile açıklamalar yapmanız gerekmektedir. Ayrıca, öfke nöbetleri geçirdiğinde çocuğunuzun yanından ayrılmanız her iki tarafın da sakinleşmesini sağlayacaktır. Üstelemeyin, daha sonra tekrar iletişim kurabilirsiniz.
Karşılaşılan hatalardan bir diğeri, çocuğunuzun davranışıyla uyumlu olmayan cezalar verilmesidir. Ceza veya engelleme ile karşılaşan çocuklar, öfkelerini kendilerine yöneltebilir, kendini ısırmaya, saçlarını koparmaya veya kendine zarar vermeye başlarlar. Böylece durum daha vahimleşir, zamanla çaresiz hissedebilir ve çocuğunuzla olan ilişkinize kalıcı zarar verebilirsiniz.
Ebeveynler, çekişmeler ve öfke nöbetleri sırasında çocuklarıyla zıtlaşmaktan ziyade oyunlarla ilgisini başka yöne çekmelidir. Çocuğunuzu katı bir düzene zorlamadan, ev içi/ ev dışı aktivitelere yönlendirmek, bu konuda iyi bir çözüm yoludur.
Unutmayın; bu sizin değil, çocuğunuzun dünyaya adapte olmasını sağlayan bir kişilik savaşıdır. Ona destek olun. :)

Güner Özdoğru
1984 yılında Adana'da doğan Güner Özdoğru Çukurova Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği programını tamamladıktan sonra 2006 yılında MEB’e öğretmen olarak atanmıştır. Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı gençlik kamplarında Kamp Liderliği ve Program Sorumlusu olarak gönüllü çalışmalar yapmaktadır. Çağdaş Drama Derneğinde Yaratıcı/Eğitici Drama Liderliği programını bitiren Özdoğru, yaratıcılık, oyun, ritim, dans ve hareket konulu ulusal ve uluslararası pek çok atölye ve eğitim programına katılmaya devam etmektedir. 4-12 yaş aralığındaki çocuklarla akıl oyunları, hafıza teknikleri, satranç, çocuk yogası, zeka oyunları çalışmaları yapmaktadır. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünde ikinci lisans eğitimini tamamlamıştır. Marmara Üniversitesi Aile Danışmanlığı eğitimini almıştır. Hayata Renk Ver Derneği gönüllü üyesi olarak hastanelerde uzun süreli tedavi gören çocuklara destek çalışmalarına devam etmektedir.
No more pages to load
No more pages to load