
8 Mart Dünya Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun!
Ülkemizde ve dünyada bu denli kadına şiddet ve kadın erkek eşitsizliği fazlalaşmışken bu özel günün kaçımız farkındayız diye düşünmeden edemiyoruz. 8 Mart 1857 yılında ABD’nin New York şehrinde 40.000 dokuma işçisi, daha iyi haklara sahip olabilme amacı ile bir greve başladı. Polisin müdahale etmesinin ardından ise fabrikaya kilitlenen işçilerden bir kısmı, çıkan yangın sonucunda ne yazık ki hayatlarını kaybettiler.
Bu talihsiz kaza sonucu 120 kadın işçi hayatını kaybetti. İşçilerin cenaze törenine 10.000’i aşkın kişi katıldı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin 8 Mart 1957 yılında yaşanan bu vahim trajedinin ardından bu günün Dünya Kadınlar Günü olarak anılması önerisini getirdi. Bu önerinin oy birliği ile kabul edilmesinin ardından, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edildi.
8 Mart Dünya Kadınlar Gününe Verilen Önem
8 Mart Dünya Kadınlar Günü sizce gerektiği önemi görüyor mu? Bu sorunun cevabının “EVET” olmasını biz de en az sizler kadar çok isterdik. Ancak ne yazık ki son yıllarda hemen hemen her gün kadına uygulanan şiddet ve taciz haberleri ile kadına verilen değerin bırakın artmasını her geçen gün daha da yerin dibine girdiğini görür hale geldik. Sadece sokaklarda ya da evlerde değil, iş yerlerinde de mobinge uğrayan, taciz edilen ve sırf kadın olduğu için 2. sınıf insan muamelesi gören birçok kadın bu zor koşullar altında yaşam savaşı vermeye devam ediyor.
Kadınların Eğitim Durumları Bilinçlenmelerinde Oldukça Etkili
Özellikle şehir hayatında yaşayan ve belirli bir eğitime sahip olan kadınlar , hakları konusunda çok daha bilinçli iken ne yazık ki ekonomik özgürlüğünü eline alamamış ve kırsal kesimde yaşamını sürdüren kadınlarda bu bilinç çok daha az bulunuyor. Hayatta kalma, çalışma, hayattaki rolünü seçme hakkına sahip olmayan kadınlar bambaşka bir haksızlığın içine hapsediliyorlar. Bu durumda onları bu hale getiren kesime seslerini çıkarmaları onlardan beklenilen son şey. Aslında işin derinliğine inildikçe her şeyin birbirini beslediği ve bağlantılı olduğu ortaya çıkıyor. Kısaca her şeyin başı eğitimden geçmektedir.
Feminizm Kavramı Gerçek Anlamını Korumalı
Ne yazık ki başlıca ülkemizde olmak üzere çoğu toplumda feminizm kavramı gerçek anlamının dışında adeta bir erkek düşmanlığı olarak bilinmektedir. Ancak bu feminizmin en çok karşı çıktığı hususlar arasında gelmektedir. Feminizm kadın erkek eşitliğini savunan, hem erkeklerin hem de kadınların bir diğer cins üzerinde baskı oluşturmaması öngören bir yaşam tarzıdır. Aslına bakarsanız feminizmi kadınlar kadar erkeklerin de savunması ve gerçek anlamını yaşatması gerekmektedir. Ataerkil bir toplum anlayışına sahip olan Türkler erkeği üst sınıfta kadını ise alt sınıfta görmeye devam ettiği sürece ne yazık ki bu gibi vahşet haberlerinin önüne geçmek imkânsız bir hal alacaktır. Çocukluk çağında erkek çocuklarına gösterilen özenin, kız çocuklarına da gösterilmesi, toplumda eşit haklara sahip olduklarının farkındalığının kazandırılması gelecek nesillerin bu konularda çok daha bilinçli olarak yol almalarına olanak tanıyacaktır.
No more pages to load
No more pages to load